Sony Xperia 1 II

Sony Xperia 1 II İncelemesi: Beklemeye Değdi Mi?

Sony Xperia 1 II (Mark Two) sonunda aramızda. Peki bu bekleyişe değdi mi? Şubat ayında duyurulan ancak piyasaya çıkması yaz aylarını bulan Sony'nin bu en yeni ve en iddialı akıllı telefonu, aradan geçen bu aylarda ne kadar "pişmiş", ne kadar olgunlaşmış, gelin birlikte masaya yatıralım. Ama derinlere dalmadan önce, aradan çıkarmamız gereken birkaç önemli konu var.

Önce İsim Meselesini Çözelim

Birincisi ve en önemlisi: Bu telefonun adı resmi olarak Sony Xperia One, Mark Two. Yani "Bir, Mark İki". Sakın ola "Xperia Bir-İki" ya da "Xperia 1.2" gibi şeyler söylemeye kalkmayın. Sony, profesyonel aynasız fotoğraf makinesi serisi olan Alpha'lardaki isimlendirme geleneğini akıllı telefonlarına taşıyor. Yani nesiller, bir "Mark" ve Roma rakamı ile belirtiliyor. Bu detayı bilmek, telefonun ruhunu anlamak için ilk adım.

Kamera Değil, Adeta Bir Alpha

Telefon, sadece ismini değil, ruhunu da Sony'nin kamera departmanından alıyor. Asıl olay da burada başlıyor. Telefonda standart kamera uygulamasına ek olarak bir de "Photography Pro" adında ayrı bir uygulama var. Bu uygulama, Sony'nin A serisi profesyonel kameralarının arayüzünü birebir taklit ediyor. ISO, enstantane hızı, beyaz ayarı, netleme modu... Her şey profesyonel bir fotoğrafçının alıştığı düzende. Ama etki sadece arayüzle sınırlı değil. Tıpkı bir Alpha A9 gibi, bu telefonda da;

• İnsanlar ve evcil hayvanlar için inanılmaz hızlı çalışan Göz Otomatik Netleme (EyeAF).
• Saniyede 20 kare seri çekim yapabilme yeteneği.
• Süper hızlı sensör okuması.

gibi özellikler bulunuyor. Elbette "neredeyse" bir A9 gibi. Fotoğraf dünyasında "kutsal üçlü" olarak bilinen 16-35mm, 24-70mm ve 70-200mm lens setleri vardır. Xperia 1 II'nin de bir nevi kendi kutsal üçlüsü var: 16mm'lik ultra geniş açı, 24mm'lik ana kamera ve 70mm'lik telefoto lens. Hepsi de 12MP çözünürlüğünde harika sonuçlar veriyor. Bu lenslerin arasındaki geçişler ise dijital yakınlaştırma ile sağlanıyor; sonuçta bu bir telefon. Peki ya selfie kamerası? Görünüşe göre Sony'nin o tarafta pek acelesi yokmuş. Zira ön kamera, bir önceki nesilden, yani Mark I'den kalma, mütevazı 8MP'lik ünitenin aynısı. Bu kadar "Pro" bir cihazda bu durum biraz hayal kırıklığı yaratıyor.

Ekran, Güç ve O Beklenen Geri Dönüş

Ekran tarafında ise bir Sony klasiği bizi bekliyor: Sektörün tek 4K çözünürlüklü OLED ekranı. 6.5 inçlik bu panel, bir telefonda ihtiyaç duyacağınızdan çok daha fazla piksel, harika renk doğruluğu ve bir sürü yazılımsal ayar imkanı sunuyor. Sinematik 21:9 formatında içerik tüketmek için piyasadaki en iyi ekran bu olabilir. Kaputun altında doğal olarak en güncel Snapdragon işlemci var. 8GB RAM belki rakiplerine göre kağıt üzerinde "sadece" 8GB gibi görünebilir ama 256GB'lık standart depolama alanı ve hafıza kartı desteği sayesinde yer sorununuz olmayacak. Batarya kapasitesinde de ciddi bir artış var. Mark I'in 3,330mAh'lik pilinden sonra, Mark II'de 4,000mAh'lik bir pile geçilmiş. Ayrıca kablosuz şarj desteği de geri dönmüş. Ama en büyük müjde bu değil! Gözlerimiz yaşardı ama gerçek: Sony amiral gemisi bir telefonuna, yıllar sonra 3.5mm kulaklık jakını geri getirdi! Teşekkürler Sony!

Kutu İçeriği: Küçük Bir Hayal Kırıklığı

Xperia 1 II, oldukça sade, beyaz bir karton kutu içinde geliyor. Kutuyu açtığınızda ise sizi temel bir aksesuar seti bekliyor: 18W'lık bir USB PD şarj adaptörü, USB-C'den USB-C'ye bir kablo ve bir çift standart kulaklık. Burada küçük bir pürüz var: Telefon aslında 21W'a kadar hızlı şarjı destekliyor ama Sony (henüz) 21W'lık bir adaptör üretmediği için kutuya 18W'lık olanı koymuş. Can sıkıcı değil ama bu kadar detaycı bir telefonda göze batan bir eksiklik.

Sonuç: Bu Telefon Kimin İçin?

Sony Xperia 1 II, kesinlikle herkes için bir telefon değil ve zaten öyle bir iddiası da yok. Eğer fotoğraf ve videoyla ciddi anlamda ilgileniyorsanız, manuel ayarların kontrolünü seviyorsanız ve piyasadaki birbirinin kopyası telefonlardan sıkıldıysanız, Xperia 1 II'nin sunduğu bu "farklı" ve "profesyonel" deneyim tam size göre olabilir. O, bir akıllı telefondan çok, cebinizdeki bir yaratıcılık aracı olmayı hedefliyor.

Kıyaslamaya devam edin.