Honor 30 Pro+

Honor 30 Pro+ İncelemesi: Amiral Gemilerinin Korkulu Rüyası mı, Yoksa Google'sız Bir Hayal Kırıklığı mı?

Honor markasını yıllardır "fiyat/performans şampiyonu" olarak bildik. Huawei'nin donanım gücünü arkasına alıp, daha genç ve dinamik bir kitleye daha uygun fiyatlarla sunan bir markaydı. Ancak o günler geride kaldı. Tıpkı geçen seneki 20 serisi gibi, Honor 30 serisi de artık sektörün devleriyle aynı fiyat etiketlerini taşımaktan çekinmiyor. Elimizdeki Honor 30 Pro+ ise bu serinin en kaslı, en "amiral gemisi" üyesi.

Kıyaslasana.com olarak net bir soruyla başlıyoruz: Bu telefon, talep ettiği yüksek bedelin hakkını verecek donanıma sahip mi? Ve daha da önemlisi, donanım gücü, malum yazılım eksikliğini unutturabilir mi? Cevaplar hem şaşırtıcı hem de düşündürücü.

Tasarım ve Ekran: Premium Lige Hoş Geldin Honor!

Telefonu kutusundan çıkardığınız an, Honor'un artık farklı bir ligde oynadığını anlıyorsunuz. Bizim incelediğimiz Titanyum Gümüşü rengi, bazılarına sade gelebilir ama bizce son derece "taze" ve şık bir duruşu var. Işığa göre hafifçe mora çalan tonları ve buzlu (frosted) cam arka yüzeyi, telefona kesinlikle premium bir hava katmış. Bu buzlu yüzey parmak izini ve lekeleri gizlemekte parlak yüzeylere göre daha başarılı olsa da, tamamen kusursuz değil ve biraz kaygan olduğunu belirtmek gerek.

Tasarımın en tartışmalı yanı ise arkadaki devasa kamera çıkıntısı. Evet, içinde barındırdığı 50 MP'lik dev Sony sensör ve periskop telefoto lens gibi ciddi donanımlar olduğunu biliyoruz, ama bu çıkıntı gerçekten de kendini belli ediyor. Telefonu masaya düz koyduğunuzda, ciddi şekilde sallanıyor. Kutu içinden çıkan şeffaf silikon kılıf bu sorunu çözüyor, ancak kılıfsız kullanımda bu durum biraz can sıkıcı olabilir.

Ön tarafa döndüğümüzde ise bizi bir başka "ilk" karşılıyor: Honor için bir ilk olan kavisli 90Hz OLED ekran. Nihayet Honor'un amiral gemisi bir modelinde LCD yerine OLED panel görmek harika. Ancak bu güzel ekranda da bir "ama" var: sol üst köşeye yerleştirilmiş ikili selfie kamerası. Kavisli ekranlarla köşeye yerleştirilen bu tarz delikler, maalesef kullanılabilir ekran alanından ciddi şekilde çalıyor. Yine de çerçevelerin simetrik ve oldukça ince olması, telefona bütüncül ve modern bir görünüm kazandırıyor.

Son olarak, alüminyum çerçeve tasarımı da oldukça özgün. Yanlarda incelip, tuşların olduğu bölgelerde hafifçe genişleyen yapısı ve alt ile üst kısımlardaki içe dönük kavisler, telefona karakteristik bir kimlik katmış. Ele oturuşu ve genel hissiyatı, önceki nesil Honor'lara kıyasla bariz şekilde daha kaliteli ve tok.

Performans, Batarya ve O Kritik Soru: Google...

Kaputun altında, Huawei'nin amiral gemisi işlemcisi Kirin 990 5G yatıyor. Bu işlemci, günlük kullanımda ve oyunlarda size zerre sorun yaşatmayacak kadar güçlü. Rakiplerindeki en yeni Snapdragon işlemcilere karşı özellikle grafik performansında bir miktar geride kalsa da, entegre 5G modeme sahip olması önemli bir avantaj. Telefonun 256 GB gibi oldukça cömert bir başlangıç depolama alanı ile gelmesi ise büyük bir alkışı hak ediyor.

4000 mAh kapasiteli batarya, segmenti için devasa sayılmaz ama Kirin 990'ın verimliliği sayesinde günü rahatlıkla çıkarıyor. Asıl güzel haber ise şarj tarafında. Cihaz 40W kablolu ve 27W kablosuz hızlı şarjı destekliyor. Yarım saatte %70 gibi bir doluluk oranına ulaşması oldukça etkileyici. Ayrıca ters kablosuz şarj özelliği sayesinde kablosuz şarj destekli kulaklık gibi aksesuarlarınızı telefonla şarj edebilmeniz de güzel bir bonus.

Ve geldik zurnanın zırt dediği yere... Google Mobil Servisleri (GMS). Maalesef bu telefonda Google servisleri ve dolayısıyla Play Store, Gmail, Haritalar gibi temel uygulamalar resmi olarak bulunmuyor. Huawei'nin kendi uygulama mağazası AppGallery her geçen gün zenginleşse de, hala pek çok popüler uygulama eksik. Elbette APKPure gibi alternatif marketlerden veya direkt APK dosyası indirerek çoğu uygulamayı kurmak mümkün, ancak bu hem daha meşakkatli hem de bazı uygulamaların bildirim veya düzgün çalışma garantisi olmuyor. Bu, telefonun en büyük ve satın alma kararını doğrudan etkileyen en önemli eksisi. Donanım ne kadar harika olursa olsun, bu yazılım gerçeğini göz ardı edemeyiz.

Kamera: Bu Telefonun Asıl Yıldızı

Eğer Google eksikliğini bir şekilde tolere edebilecekseniz, Honor 30 Pro+'ın size sunacağı en büyük ödül şüphesiz kamera sistemi. Burada kelimenin tam anlamıyla bir canavar yatıyor.

Ana Kamera (50MP Süper Algılamalı Sensör)

Huawei P40 serisinden tanıdığımız devasa 1/1.28 inçlik Sony sensör, bu telefonda da başrolde. RYYB filtresi sayesinde standart sensörlerden %40 daha fazla ışık alabilen bu kamera, özellikle düşük ışıkta inanılmaz sonuçlar veriyor. Gündüz çekimleri keskin, detaylı, dinamik aralığı çok geniş ve renkleri canlı. Gece ise standart fotoğraf modunda bile çoğu rakibinin Gece Modu'nu aratmayacak kadar temiz ve aydınlık fotoğraflar çekiyor. Bu kamera tek başına bile telefonu rakiplerinden ayırmaya yetiyor.

Telefoto (5x Periskop Lens)

Amiral gemilerinin olmazsa olmazı telefoto lenste de Honor cimrilik yapmamış. 5x optik yakınlaştırma yapabilen OIS destekli periskop lens, kalite kaybı olmadan uzaklardaki detayları yakalamanızı sağlıyor. Gündüz çekimlerinde sonuçlar harika. 10x hibrit zoom bile şaşırtıcı derecede kullanılabilir ve net fotoğraflar üretiyor. Düşük ışıkta bile çoğu rakibinin aksine dijital kırpma yapmak yerine telefoto lensini kullanmaya devam etmesi büyük bir artı.

Ultra Geniş Açı ve Diğerleri

16MP'lik ultra geniş açılı kamera, ana ve telefoto kamera kadar etkileyici değil. Gündüz çekimleri genel olarak iyi olsa da, biraz daha yumuşak kalabiliyor. Ancak otomatik odaklama desteği sayesinde makro çekimler için de kullanılması, onu basit bir geniş açı kamerasından daha işlevsel kılıyor. İkili ön kamera ise hem standart hem de geniş açılı selfie'ler çekmenize olanak tanıyor.

Sonuç: Kime Göre, Kime Göre Değil?

Honor 30 Pro+ incelemesinin sonunda kafamızda net bir resim oluşuyor. Bu telefon, donanım anlamında tam bir amiral gemisi. Hatta kamera yetenekleriyle pek çok pahalı rakibini geride bırakabilecek potansiyele sahip. Harika bir OLED ekranı, premium tasarımı, hızlı şarjı ve çok yönlü kamera paketi var.

Ancak tüm bu artıları gölgede bırakan tek ve devasa bir "ama"sı var: Google Mobil Servisleri'nin yokluğu.

Bu telefonu kimlere önerebiliriz? Eğer teknolojiyle arası iyi olan, uygulama kurmak için alternatif yollar denemekten çekinmeyen, Google ekosistemine sıkı sıkıya bağlı olmayan ve bir akıllı telefonda önceliği kesinlikle ve kesinlikle kamera performansına veren biriyseniz, Honor 30 Pro+'ın sunduğu donanım sizi fazlasıyla memnun edecektir. Fakat "ben uğraşamam, Play Store'dan tek tıkla her şeyimi halletmek istiyorum" diyorsanız, bu telefon ne yazık ki size göre değil. Donanımı ne kadar zirvede olursa olsun, yazılım tecrübesindeki bu temel eksiklik, onu herkese gönül rahatlığıyla tavsiye etmemizin önündeki en büyük engel.

Kıyaslamaya devam edin.